60. Sayı – Krizler Çağında Coğrafya ve Mekan

Bölgeselliğin (Territoriality) Mekânları, Coğrafyası ve Krizleri Üzerine Bir Deneme

 

Sinan Cem Kızıl

 

Bu yazı kapitalizmin krizlerinin coğrafya ve mekânla ilişkisini bölge (territory) ve bölgesellik (territoriality) kuramları çerçevesinde ele alır. İlk olarak bölge kavramının coğrafya, sosyoloji ve felsefe alanlarında nasıl kullanıldığının, daha sonra da bölgesellik kavramının iki ana yorumunun hatlarını çizer. Bölge ve bölgeselliği birbiriyle ilişkili fakat özgün tarihsel gelişimleri olan iki konu olarak kavramsallaştırır, kuramların çoksesliliğini vurgular. Yazı, son olarak, bölge ve bölgesellik olgularının kapitalizmin krizlerinin mekâna ve coğrafyaya nasıl çöktüğünü ve kentleşmenin tüm ölçeklerinde nasıl görünür olduğunu ülke ve şehir gibi alışılmış bölge tanımları dışında ölçeklerde örnekler. Yazı bu açıdan, bölgeleri anlamanın hem eleştirel hem de analitik  birçok yaklaşım sunabileceğini savunur.

 

Anahtar Kelimeler: Bölge, bölgesellik, mekan, coğrafya, kentleşme

 

 

Pandeminin Gölgesinde Otoriter Devletin Kentsel Gündelik Hayata Müdahaleleri

 

Eray Aktepe

 

Bu çalışma, devletin otoriterleşme eğilimi ile kentsel mekân arasındaki ilişkiyi uzun süredir devam eden Koronavirüs krizi ile mücadelede gündelik yaşam aktivitelerine ve cereyan ettiği kentsel kamusal alanlara yönelik alınan kısıtlama, yasaklama ve tedbir kararları üzerinden ele almaktadır. Bu çalışmanın temel amacı, salgınla mücadelede, devletin kentsel mekâna ve gündelik hayat aktivitelerine müdahale aracı olarak kanun yerine benimsediği genelge ve kurul kararlarının, Türkiye örneğinde otoriterleşme eğilimini hızlandıran ve olağanlaştıran düzenlemelere dönüştürüp dönüşmediğini ortaya koymaktır. Üst yapı olarak devlet aygıtının geliştirdiği kentsel mekânsal bir hegemonya çözümlemesi anlamında bu çalışmada, kriz anlarında istisna halini olağanlaştıran kent odaklı düzenlemelerin, devletin baskı aygıtlarının kullanımının gerekliliği ya da zorunluluğuna meşru zemin sağlayan temel unsurlar haline geldiği savlanmaktadır. Bu bağlamda, çalışmada Pandemi döneminde salgınla mücadele ve kamu düzenini sağlama maksadıyla il bazında alınan kararlar – Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanlığı genelgeleri ve Umumi Hıfzıssıhha Kurulu ile Valilik karar örnekleriirdelenerek, devlet müdahaleleri ile kentsel gündelik hayat arasındaki çelişkiler ortaya konmaktadır. Burada çalışmanın dikkat çekmek istediği temel husus, kentsel gündelik hayata yönelik alınan kısıtlama, yasaklama ve tedbir kararlarının hukukiliğinin tartışılmasından ziyade, kentlerin, istisnai halleri olağanlaştırarak meşruluğunu artırmaya çalışan otoriter devletçi anlayışın inşa etmek istediği yeni normal devlet düzeninin hedef mekânları haline geldiğidir.

 

Anahtar Kelimleler: Kentsel Gündelik Hayat, kentsel kamusal açık alan aktiviteleri, devlet müdahaleleri, demokrasi krizi, otoriter devletçilik

 

 

Krizlerden Öteye, Kentte Yürüyebilmek

 

Segah Sak

 

Bugüne hükmeden pandemi, ekonomi ve politika bazlı krizler, değişimin kaçınılmazlığını, hareketin ehemmiyetini vurgulamıştır. Kent de her ne kadar coğrafi bir sabitliğe işaret etse de, değişim ve dönüşüme mahkûm, meta ve canlının yer değiştirmesine muhtaçtır. Kentsel mekânın dayandığı, misafir ve tanıklık ettiği bu hareketlilik, insanın fiziksel ve sosyal çevresiyle, mekânsal ve zamansal bağlamıyla kurduğu ilişkide belirleyicidir. Söz konusu hareketliliğin en birincil biçimi, yürümektir. Oysa, günümüz kentinde yürümek bir imtiyaz ya da bir riske d.nüşmüştür. Bu çalışma, kentsel mekânın üretimini yürünebilirlik kavramı üzerinden ele almakta, günümüz Türkiye kentinin yürünebilirliğini, çeşitli güç ilişkileri ekseninde sorgulamaktadır. Pandemiden patlamalara, yürüyüşlerin maruz kaldığı sert müdahalelerden tacize sayısız kriz, güç ilişkilerinden etkilenmiş ya da doğmuştur ve kentin yürünememesi ile farklı şekillerde bağlantılıdır. Kentin yürünebilir olmaması, tanıklık ettiğimiz krizlerin çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdiği üzere, kısıtlılık, esaret, güvensizlik, emniyetsizlik ve tahammülsüzlüğe, dolayısı ile kentin sosyal üretiminin yıkımına tekabül eder. Ama kent, değişir ve dönüşür. Bu bağlamda, bu çalışma, yürünebilirliği kent ve kentin üretiminin eleştirel bir okuması için odak noktası olarak almaktadır. Ortaya konan okuma her ne kadar karamsar bir tablo çizse de değişim ve dönüşümün bir kolaylaştırıcısı olan yürümeyi bir umut kaynağı olarak görmektedir.

 

Anahtar Kelimeler: Kent, yürünebilirlik, yürümek, güç ilişkileri, krizler

 

 

Modern Kıyının İnşası: 19. Yüzyıldan 21. Yüzyıla İstanbul’da Dört Kıyı Dolgu Projesi Üzerinden Toprağın ve Kentsel Dönüşüm Atığının Metabolik Akışı

 

Esra Sert

 

Metabolize olmuş sosyo-doğalar olarak kentlerin ve ekonomilerin inşasının önemli bir unsuru olarak kıyı şehirleri, kapitalizmin tarihi boyunca kırılgan ekolojik nişler olarak işlev gördüler. Su ile karanın buluştuğu bu şehirlerden biri olan İstanbul, günümüzün kapitalist koşullarında sosyo-ekolojik açıdan baskı altında. Bu baskının kentteki mekânsal karşılıklarından biri olan kıyı dolgu alanlarının İstanbul’daki yüzey toplamı, 2000’li yıllarda yeni bir ilçe oluşturabilecek boyuta ulaştı. Dünyanın pek çok yerinde mülk sahipliğine konu olan ve yeryüzündeki dramatik coğrafi müdahalelere yol açan kıyı dolgu projeleri; toprak erozyonu, sediment oluşumu, bozulan hidroloji ve arazi çökmesi gibi tehlikeli sonuçlara yol açmaya devam ediyor. Bu çalışma, dört kıyı dolgu projesi aracılığıyla İstanbul’un modern kıyılarını anlamak için kentsel toprağın ve kentsel dönüşüm atığının metabolik yolculuğunun tarihsel olarak bir süreliğine kıyı dolgu alanları formunda nasıl mekânsallaştığını araştırıyor. İncelenen kentsel kıyı dolgu projelerinin ilk ikisi 19. yüzyılda karşımıza çıkan Yenikapı dolgu alanı ve bağlantılı liman alanı önerisi ile İstanbul Limanı projesi iken; diğer ikisi de 21. yüzyılda Maltepe ve Yenikapı’da gerçekleştirilen kıyı dolgu projeleridir. Makalede; doğanın çeşitli dolaşımlarla nasıl mekânsallaştığının öyküsü araştırılıyor. Kentsel projelerin, İstanbul’un derinleşen eşitsiz coğrafyasında sosyoekolojik ilişkileri kırılganlaştırarak dönüştüren kapitalizmin enstrümanlarına bağlı olduğu kadar, mimarlığı ve hepimizi son derece yakından ilgilendiren kentsel gündemlere ve tahayyüllere de bağlı olduğu iddia ediliyor. Bunu yaparken, kentsel metabolizma perspektifinden kentsel toprağın ve kentsel dönüşüm atığının metabolik yolculuğunu inceleyerek kıyının üretiminde etkili olan mevcut çevresel ve yönetsel müdahaleler kadar olası gelecek tahayyüllerinin ve projeksiyonlarının da yeniden gözden geçirilmesine katkıda bulunmayı umut ediyor.

 

Anahtar Kelimeler: İstanbul Limanı, kıyı dolgu projeleri, metabolik akışlar, Yenikapı, Maltepe

 

Stadyomdan Arenaya Türkiye’de Stadyumların Dönüşümü

 

Rahşan İnal

Stadyumlar, spor etkinliklerine ev sahipliği yapan yapılardan daha fazlasıdır. Politik iktidarlar için milli kimliklerin inşa ve yeniden üretildiği, ulusal/uluslararası spor organizasyonlarında güç ilişkilerinin, kentin ve özellikle futbol taraftarlarının kolektif hafıza mekânlarıdır. Stadyumlarda hem spor hem de spor dışındaki diğer ürünler kapitalist pazara sunulur. 1980’lerden sonra yüksek güvenlik ve teknoloji donanımlı, izleyenlerin sınıfsal konumlarına göre ayrıştırıldığı panoptikon tasarımlarıyla stadyumlardaki dönüşüm dikkat çekicidir. “Yeni nesil”, “postmodern” ya da “seçkinleştirilmiş” bu stadyumlar 2000’lerden sonra Türkiye’de de yapıldı. Bu çalışmada da Türkiye’de stadyumların inşa edildikleri günden bugüne kadar biçim ve içerik olarak geçirdikleri dönüşüm ekonomik, politik, toplumsal, kültürel ana hatları ve sonuçlarıyla değerlendirilmektedir.

 

Anahtar Kelimeler: Türkiye, stadyum, ulus devlet, spor coğrafyası, seçkinleştirme

 

 

Kitap Eleştirisi:

 

“Kentlerin Türkiyesi”: Eski Şarap, Yeni Şişe

İbrahim Gündoğdu

 

Tamamlanmamış Kentsel Devrim: Günümüz Türkiye’sinde Kent, Kriz ve Gündelik Hayat*

Havva Ezgi Doğru

About the author