59. Sayı – Dijital Kapitalizm Dedikleri

Dijital Müşterekler, Yazılım Üretim Araçları, Yazılım Emeğinin Yeniden Üretimi ve Komünist Üretimin Güncelliği
Ahmet Gire


Bu makalede yazılım üretimi için kullanılan üretim araçları incelenecektir. Yazılım üretim araçlarının diğer üretim araçlarından farklılaşan özelliklerine değinilecek ve bu özellikler üzerinden kapitalist üretim tarzı içindeki etkileri tartışılacaktır. Bunun için öncelikle yazılım üretim araçlarının çoğunlukla dijital müştereklerden oluştuklarına dikkat çekilmelidir. Bu araçların, ücretli emek tarafından üretilmiş olsun veya olmasın temin edilişlerinde herhangi bir bedel ödenmez. Bu nedenle yazılım üretiminin devasa boyutlarda sermaye birikimine ihtiyacı yoktur. Yazılım üretim araçlarının tarihi de bunu göstermektedir. Özellikle programlama dillerinin tarihi, hem yazılım alanında insan emeğinin üretici gücünün nasıl arttığını ortaya koymakta hem de bu üretici güç artışının dijital müştereklerde bir birikimle birlikte anlaşılması gerektiğini vurgulamaktadır. Tartışmanın sonunda çalışma, yazılım üretim araçlarının müşterek yapısını göstermektedir. Kapitalist üretim tarzı içinde müşterekler biçiminde örgütlenen bu araçlar aynı zamanda kapitalist üretim için sabit sermaye rolünü üstlenirler. Ancak yazıda da gösterilmeye çalışıldığı gibi, sermaye üretmek için seferber
edilen müşterek üretim araçları, aynı zamanda kapitalist üretim ilişkilerinin kabuğundan sıyrılma imkânı vermektedir. Yazılım üretim araçlarının müşterekliği komünist üretim için bir fikir verebilir.
Anahtar Kelimeler: Yazılım, sabit sermaye, müşterekler, kapitalizm, açık kaynak

 

 

Dijitalleşme ve Emeğin Geleceği: Ursula Huws ile Söyleşi

Adem Yeşilyurt – Hülya Kendir

Çeviren: Gökhan Demir

 

 

Dijital Gelecek Tahayyülleri, Kapitalist Gerçekçilik ve Müşterekleşme

Alper Aslan

Dijital tertibatlar tüm hayatımızı yönetmeye başladı. Yapay zekâ birçok alanda şaşırtıcı ve etkileyici işler yapabiliyor. Birçokları gelecekte yapay zekânın üretkenliği artırarak dünyanın sorunlarını çözeceğini tahayyül ediyor. Dahası bazıları yapay zekânın neredeyse Tanrı kadar güçlü olacak süper zekâya dönüşeceğini ve sanal dünyayla gerçek dünya arasındaki ayrımları kaldıracağını belirtiyor. Bu makalede tüm bu tahayyüllerin kapitalist gerçekçilik içine sıkışmış olduklarını ve mülkiyet ilişkilerini sorunsallaştırmak yerine yapay zekânın kapitalizm için yapabileceklerine odaklandıklarını dile getireceğiz. İlk olarak yapay zekânın nasıl işlediği üzerinde duracağız. Sonra, yapay zekâ tahayyüllerinin kapitalist gerçekçilikle olan ilişkilerini göstereceğiz. Son olarak, dijital tertibatların müşterekleşmeye nasıl hizmet edebileceğini tartışıp, bu yolda anonimlik hâlinin öneminden bahsedeceğiz.

Anahtar Kelimleler: Dijital tertibatlar, yapay zekâ, kapitalist gerçekçilik, müşterekleşme, anonimlik hâli

 

 

Fotografik Gözetimden Veri Gözetimine Estetik Direniş

Özlem Demircan
Tarih boyunca sanat, iktidarların otoritesini görselleştirdiği temel bir araç olarak da kullanılmıştır. Sanat ve teknolojinin ayrılmaz yapısı nedeniyle devlet ve sermaye egemenlik alanlarını ve etkilerini görsel teknolojilerin gelişimine paralel olarak artırmış ve güçlendirmiştir. Ancak zaman içinde iktidarlar görünüşlerini gizlemek için farklı stratejiler de benimsemişlerdir. Özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi iktidarların uyguladıkları teknikleri çeşitlendirmiş ve gücün daha etkin kullanılmasına sebebiyet vermiştir. Görsel teknolojilerin bu stratejiler doğrultusunda kullanımı gözetim teknolojileri alanlarını da
geliştirmiştir.
Bir gözlem pratiği olan gözetim, fotoğraf ya da çekim tekniklerine referans olan optik yönleri vurgulayan metaforlarla bağlantılıdır. Fotografik bakış hesaplanarak çerçevesi çizilen bir bakış, kameradan bakılma biçimiyle ilgilidir. Bu bakış kameranın arkasındaki bakan göze bilgi sağlayarak toplumu, bireyleri, mekanları ve davranışları sınıflandırma, belgeleme ya da estetize etme aracı olmasının yanı sıra iktidarlar için psikolojik güç, disiplin ve kontrol mekanizmalarından biri haline de gelmiştir. Gözetim sistemlerinin denetim, kontrol ve disiplini sağlayan güç ve iktidar bağlamı olarak her yerde olması değişen paradigmalarla birlikte veri izleme ve veri toplama yöntemleri için tasarlanmış teknolojilerin mimarisine, ekonomik, politik ve kültürel süreçlere dayanmaktadır. Bu süreç doğal olarak iktidarların görünmez gücünü görünür kılmak ve toplumsal bir direnç oluşturmak için estetik bir karşı dil de inşa etmiştir.
Bu çalışmada görsel teknolojilerin gelişimi ve iktidara hizmet etmesiyle kurulan ilişkiler ve bu ilişkilerin kökenleri üzerinde durulacaktır. Görsel dilin iktidar tarafından denetim yöntemi olarak kullanılmasının pratikleri ve bu pratiklerin zaman içinde nasıl geliştiği tarihsel bir bakış açısıyla değerlendirmeye çalışılacaktır. Ayrıca bu konu, internetin sivil hayatta kullanılmaya başlaması ve toplumun sayısal sistemlere entegre olmasıyla devam eden süreçte, gözetlenen yaşamın karşısında gözetim yöntemlerini ifşa ve temsil edecek estetik bir direniş alanını ortaya çıkaran sanatçıların eserleri üzerinden analiz edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Fotoğraf, panoptikon, veri gözetimi, gözetim sanatı, estetik direniş

 

Sağlıkta Dijital Dönüşüm

Mehmet Zencir
Bu makalede dijitalleşmenin sağlık hizmetlerine ve sağlık emekçilerine etkisi neoliberal sağlık reformları kapsamında ele alınmıştır. Çalışma, üretici güçlerin gelişimiyle ilişkili olarak dijital alanda yaşanan köklü gelişmelerin sağlık üzerine etkisini devlet, sermaye ilişkileri ve toplumsal ilişkiler açısından incelemektedir. Apolitikleştirilen dijital sağlık anlatısının sermaye birikim süreciyle ilişkilendirildiği çalışmada makineleşme, otomasyon ve dijitalleşmenin sağlık alanında emek süreci ve toplum sağlığını nasıl etkilendiğine ilişkin eleştirel bir tartışma yürütülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Dijitalleşme, neoliberal sağlık reformları, sağlıkta dijitalleşme, dijital sağlık, dijital sağlığın ekonomi politikası

 

Verileştirme ve Çalışmanın Politik Ekonomisi: Yeni Bir Dijital Taylorizm mi?

Matthew Cole, Hugo Radice ve Charles Umney

Çeviri: Ferda Uzunyayla, Selime Güzelsarı

Kapitalist toplumlarda teknolojik değişimin ekonomik ve sosyal sonuçları her zaman derin olmuştur. Kapitalistlerin kendileri için yeni teknolojilerin yaygın etkileri olabilir, en karlı işletmeleri bile geçersiz kılarken aynı zamanda bu teknolojileri erken benimseyenler için fırsatlar yaratabilir. Emek güçlerinin satışına bel bağlayan işçiler için etkiler daha da farklılaşmaktadır: yeni teknolojiler gerekli becerileri edinebilenler için fırsatlar yaratırken, yeteneklerine artık ihtiyaç duyulmayanlar için yoksulluk yaratmaktadır. Bireyler ve toplumları için anlık ekonomik sonuçların ötesinde, toplumun dokusunu dönüştüren mekânsal, örgütsel ve kültürel sonuçlar da söz konusudur. Birinci sanayi devriminin işyerlerine ilişkin analizinde Marx, ‘Büyük ölçekli sanayi, makine sisteminde, işçiyi üretimin önceden var olan maddi bir koşulu olarak karşı karşıya getiren tamamen nesnel bir üretim örgütlenmesine sahiptir’ sonucuna varır ve başka bir yerde bu koşulu emeğin gerçek ikamesi olarak tanımlar. Yüz yıl sonra, onun analizi modern sosyalist emek çalışmalarının ve işyerinde kontrol mücadelesinin temelini oluşturmuştur. Gerçekten de, sanayi kapitalizminin doğuşundan bu yana sosyalistler teknolojiyi toplumsal bağlamı içinde eleştirel bir şekilde incelemekle kalmamış, aynı zamanda kökten farklı ilkelere dayanan gelecek çalışma biçimlerine de umutla bakmışlardır. Alfred Barratt Brown’ın 1934’te yazdığı gibi, ‘Tüm endüstri dünyasına yeni gözlerle bakmamız, kendimize yeniden ne üretmek istediğimizi ve bunu üretirken güçlerimizi en iyi nasıl kullanabileceğimizi sormamız gerekiyor, öyle ki iş ve sonuçları insan kapasitelerini ve insan ihtiyaçlarını aynı şekilde tatmin edebilsin’. Bu makale, tüm somut biçimleriyle ücretli emeğin ikame edilmesine yönelik olarak mevcut çalışma dünyamızın temelini oluşturan teknolojilere ve bunların sermayenin ihtiyaçlarını karşılamak üzere sermaye tarafından nasıl şekillendirilip uygulandığına taze sosyalist gözlerle bakmayı amaçlamaktadır. Sosyalistler olarak, mevcut toplumsal düzene doğrudan meydan okumadan ve karşı çıkmadan, bunları herkes için eşitlik ve adalete dayalı bir dünya inşa etme temel hedefimiz doğrultusunda yeniden tasarlayamayız. Bu, her zaman olduğu gibi, hem sürdürülebilir, eşitlikçi ve demokratik bir topluma dair geniş bir vizyon hem de mevcut mücadelelerle bağlantı kurabilecek ve aynı zamanda radikal bir değişimin habercisi olabilecek somut öneriler gerektirir.

 

Pandeminin Gölgesinde Kapitalizm: Gözetim, Veri Siyaseti ve Özgürlük

Nurhak Polat – Gülcan Ergün- Cihan Yapıştıran- Filiz Arıöz

Hızla gelişen enformasyon teknolojileri, toplumsal hayatta ve kapitalizmin dinamiklerinde birtakım değişimler meydana getirmiştir. Dijitalleşme bir yandan bireylere ve gruplara daha fazla katılım, bireysel ve kolektif özgürlük imkânı sağlarken, diğer yandan iktidarların denetim ve gözetim biçimlerini dönüştürmüş, genişletmiş ve merkezsizleştirmiştir. Birçok alanda kaçınılmaz hale gelen teknolojiler ve dijital uzamlar ile bireyler sürekli gözetlenirken, iktidarların ve büyük teknoloji şirketlerinin lehine gözetim ve verileştirme pratiklerini süreklileştiren mekanizmalar derinleşmektedir. Literatürde ve kamusal alandaki bu süreçlere dair tartışmalar ise genellikle özgürleşme ve otoriterleşme ikiliği çerçevesinde yürütülmektedir. Kavramsallaştırma arayışında sıklıkla dijital teknolojilerin kullanımı ve toplumsal etkileri bir tür bireysel ve kolektif haklar ve özgürlüklere dair avantajlar ve riskler  terazisine  konulmaktadır.  Genellikle, otoriter olarak tanımlanan ülkelerde ya da bağlamlarda dijitalleşmeyle ilgili gözetim, baskı veya otoriterleşme gibi kavramlar öne çıkarken; liberal demokratik olarak tanımlanan ülkelerde veri güvenliği, mahremiyet, kişisel haklar gibi meseleler öne çıkmaktadır. Biz bu yazıda, bu sistemlerin birbirlerinden kopuk olmadığından ve aynı dijital kapitalist sistemin birer halkası olduklarından yola çıkarak, kapitalist saiklerin ve gözetim pratiklerinin dijital özgürlük ve kendi kaderini tayin hakkı meselesiyle nasıl ilişkilendiğini irdeliyoruz. Kapitalizmdeki dijital gözetim ekseninde söylemlerin, taleplerin ve saiklerin özgürlük mefhumunu kimin lehine ve aleyhine şekillendirdiğine dair tartışmalara bir katkıda bulunmayı hedefliyoruz.

Anahtar Kelimeler: Kapitalizm, COVID-19, veri siyaseti, dijital gözetim teknolojileri, dijital kendi kaderini tayin hakkı

About the author